Kategoriler

HADİSLER NASIL YAZILDI

Hadislerin Yazılması ve Hz. Peygamberin Hadislerin Yazılmasına Dair Yasağı
                                                 Muhammet İkbal Kılıç 
Giriş 
Oryantalistler, hadislerin üçüncü yüzyılda yazıya geçirildiğini bundan önceki dönemde şifahi yolla rivayet edilip özünde bozulmalar meydan geldiğini söylemektedirler. Hatta onlara göre mevcut olan hadislerin birçoğu bu dönemde uydurulmuş hadis kitaplarındaki hadis metinlerinde bulunan senetler ise hadislere sonradan eklenmiştir. Her ne kadar oryantalistler arasında bu çalışmaları objektif olarak yürütmeye çalışanlar bulunsa da, bunların sayısı yok denecek kadar azdır. Oryantalistlerin ekseriyeti çalışmalarını İslam'ın ana asıllarından sünneti yok etmek için yürütmektedirler. Nihayetinde sünnet/hadis, İslamın -peygamberin yaşamıyla- pratik hayata yansımasıdır. Dolayısıyla hadislerin yok edilmesi İslam'ın pratik hayattan çekilmesine neden olacaktır. Böylece hadislerin yokluğundan doğacak boşluk da modern kabuller ile doldurulacak ve İslam dini sadece teoride var olan bir yapıya bürünecektir. Onların bu söylemlerini çeşitli mantık yürütmeleri ve nakıs bilgileriyle gerek bilinçli gerekse bilinçsiz savunan Müslüman düşünürler de mevcuttur. Onlara göre İslam medeniyetinin batı medeniyeti karşısında geri kalmasının nedeni hadislerdir. Dolayısıyla hadislere karşı geliştirilen ve itibar gören bu fikirleri savunmak kaynağını hadislerden alan geleneksel hegemonyayı yıkmak için bir elzemdir. Böylece hadislere karşı yürütülen bu mücadelenin kazanılmasıyla İslam medeniyeti tekrar ayağa kalkacaktır. Oysa geçmişte meydana geldiği düşünülen vakaların varlığı yahut yokluğu mantık yürütmeleriyle değil, tarihi vesikalarla ispat edilmelidir. Bu, çalışmanın bilim olması için gerekli bir şarttır. Dolayısıyla vesika olmaksızın ortaya atılan bu düşünceler bilimsel bir sonuç doğurmaktadır. Lakin biz, alana dair bilgisi olmayan yahut çarpıtılmış düşüncelere muhatap olduğu için kafa karışıklığı yaşayan Müslümanlar için konuya dair kısa ve öz bir çalışma vücuda getirmek gerektiğini düşündük ve bu yazımızı kaleme aldık. Yazımız, bilimsel çalışmalara kaynak olmak için sığ bir çalışmadır. Dolayısıyla konunun detayları için yazımıza değil, kaynaklarımıza başvurunuz. Hadislerin Yazıya Geçirilmesi Hicri ilk asırda hadislerin yazılmasından bahsedildiğinde ilk olarak Halife Ömer b. Abdülaziz'in Medine Valisi Ebu Bekir b. Muhammed'e hadislerin yazılmasını emretmesiyle başlayan tedvin sürecinden bahsedilir. Oysa hadisler bundan çok daha önce yazıya geçirilerek kaydedilmiştir. Böylece tedvin dönemine de kaynaklık eden sahifeler oluşmuştur. Ahmet Yücel; Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Sahabi Abdullah b. Amr b. As'ın sahifesinin önemli bir kısmının bulunduğunu aktarmaktadır(YÜCEL, A. 2018. S.32). Lakin bu rivayetlerin Abdullah b. Amr tarafından nakledilmek için değil, ezberlenmek için yazıldığını ve naklin yine şifahi yolla yapıldığını da vurgulamaktadır. Yine Ahmed Yücel, Mustafa el-Azami'nin Dirasat adlı eserinde de, ezberlemek için hadis yazan sahabilerin sayısının 52 olduğunun ifade edildiğini söylemektedir(YÜCEL, A. 2018. S.32). Bu sonuçlar bize göstermektedir ki her ne kadar ilk tedvin çalışmaları, hicri birinci asrın sonlarında Halife Ömer b. Abdülaziz döneminde başladığı kabul görsede ilk yazılı hadis sahifelerinin bu dönemden çok öncesinde sahabe döneminde telif edilmiştir. Dolayısıyla hadisler peygamber döneminden yüzlerce yıl sonra yazılmamış ve yalnızca zihinlerde yaşamamışlardır. Yazıyla kayıtlanan bu hadislerin sayısının her ne kadar bugün elimizde mevcut bulunan hadislere oranla çok düşük olsa da hadislerin bilinçli müslümanlar tarafından nasıl korunmaya çalışıldığına dair bize gerekli fikri vermektedir. En başta da belirttiğimiz gibi ilk tedvin çalışmaları ise Halife Ömer b. Abdülaziz döneminde, halifenin hadisleri ve sünnetleri bilen alimlerin ölmesiyle bu ilmin yok olmasından duyduğu endişe sonucunda, Medine Valisi Ebu Bekir b. Muhammed'e tedvin çalışmasını emreden bir mektup yazmasıyla başlamıştır(YÜCEL, A. 2018. S.44). Böylece tedvin çalışmalarında kaynağa sahabenin hatırlamak amacıyla tuttuğu özel notlar alınmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken tedvin dönemiyle hadislerin ilk defa yazıyla kayıt altına alınmadığı, tedvin döneminden çok önce de yazılı kaynakların bulunduğudur. Yazılı Rivayete Geçiş Oryantalistlerin bir diğer iddiası da Hz. Peygamberin kendisinden hadis rivayet edilmesini kur'anla karışmaması için kesin ve katı bir dille yasakladığı dolayısıyla peygamberden hadislerin rivayet edilmediği daha sonraki süreçte hadislerin uydurulduğu iddiasıdır. Bu iddia mütevatir bir hadise dayanmaktadır. Ebu Said el-Hudri'den rivayet edilen hadise göre Hz peygamber şöyle buyurmuştur "Benden kurandan başka hiçbir şey yazmayınız. Şayet Kur'an'dan başka bir şey yazmış kimse var ise onu imha etsin…(Ahmed b. Hanbel, III. 12, 21, 39, 56; Dârimi, "Mukaddime", 42; Müslim, "Zühd", 72.) ". Bu rivayet hadislerin yazılmasının peygamber tarafından yasaklandığını düşündürtmektedir. Fakat rivayet burada bitmez. Öyle ki hz peygamber devamında şöyle demektedir: "…ancak benden rivayet edebilirsiniz; bunda hiçbir beis yoktur…". Farklı kaynaklarda da bu icazeti destekleyen rivayetler mevcuttur(YÜCEL, A. 2018. S.43). Bu durum bize göstermektedir ki hz peygamber, her ne kadar sözlerinin kur'anla karıştırılması ihtimalinden dolayı endişe duysa da sözlerinin kaydedilmesini ve rivayet edilmesini titiz davranmak koşuluyla (sadece yetkin olanlara has olarak) izin vermiştir. Öyle ya aksi halde hz peygamberin eşi Hz Aişe ve Hz Ömer'in oğlu Abdullah gibi önemli sahabilerin muksirundan (binden fazla hadis rivayet etmeleri) olmalarının (Ağırman, 18 Kasım 2020) bir açıklaması olamazdı. Bununla birlikte hadis rivayet eden sahabilerin oranının genel sahabi oranına nispetle yüzde bir olması (Karadaş, 1999) hadis rivayetinde sahabilerin ne kadar çekinen ve hassas davrandıklarını da ispat etmektedir. Dolayısıyla hz peygamber döneminden tedvin dönemine kadar olan ilk asırda hadisler daha çok ezberlenmek için yazılıp şifahi yolla rivayet edilse de; birinci asrın son çeyreğinde kitaplaştırılmış ve şifahi rivayet yerini yazılı rivayete bırakmaya başlamıştır(YÜCEL, A. 2018. S.45). Sonuç Bu gerçekler bize göstermektedir ki, hadislerin yazıyla kayıda alınması oryantalistlerin iddia ettiği gibi üçüncü yüzyıla dayanmamaktadır. Sahabe döneminde yazıya geçirilmiş hadisler mevcuttur ve bunlar hadis eserleri oluşturulurken kaynak olarak kullanılmıştır. Bununla beraber oryantalistler Hz. Peygamberin benden hadis rivayet etmeyin şeklindeki hadisini eksik aktararak çarpıtmaktadırlar. Bu çarpıtma neticesinde müslümanların kafaları karışmaktadır. Oysa rivayetin devamında hz peygamberin hadis rivayet etmeye izin verdiği görülmektedir. 
Kaynakça:
*KARADAŞ, Mustafa. "Muksirûn Ve Hadis Sayıları". Kur'an Mesajı İlmi Araştırmalar Dergisi 16, 17, 18 (1999), 169-182.
 *YÜCEL, Ahmet. (2018). Hadis Tarihi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları. İstanbul.
 * AĞIRMAN, Cemal. "Müksirûn". Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 18 Kasım 2020. https://islamansiklopedisi.org.tr/muksirun
Dikkat! 
Bu çalışma, akademik hiçbir değer taşımamakta olup konuya dair araştırmalarımız ve bu araştırmalarımızdan hasıl olan sonuç ve düşüncelerimizden ibarettir. Dolayısıyla akademik bir çalışmada kullanılmasından doğacak neticelerin mesuliyetini kabul etmeyeceğimizi bildirmek isteriz. 
Çalışmayı Yapan: Muhammet İkbal Kılıç